AY HiKAYELERi (-1-)

 

I
gece güzeldir
ay hikayeleri
dolunay
ilk dördün
son dördün
hilal, ah hilal

sendin başımı belaya sokan
aydınlık gecelerinde
karanlık kasabamın
ışığınla avundum
kundakta bebek gibi

aya şavkın vurdu
buz gibiydi gece
varlığınla ısındım
yaz diyemedim.
Güzlendim

denizlere çağırma beni
med olur cezir olur
büyüktür dalgaları denizin
kıyıları yeter bana
kıvrım akan deremizin

taş kalpliyim değil mi
sana git derken
git ve kurtar beni
tunç heykelleri gibi
yeryüzünün 
duygusuz olmalıyım

gülümsemen
karda ateş gibidir
tunçtan katılaşmış yüreğim
yakma beni

kalıplarım dayanmaz
kalın duvarları
yasak şehrimin
bir,  bir yıkılmakta

tut ellerimden diyemiyorum
dimdik durmalıyım ayakta
gecenin karanlığında
kol kola yürüsem yeter
ışığınla baş başa

sen beni bilmiyorsun
ben var ya ben
iflah olmaz biriyim
yokuşlarında sevdanın
ansızın tükenebilirim.

ağrılarım benimdir
bedenim gibi
yüreğim sende kaldı
sana yanarım
istasyonsuz duraklarında
trenlerin
makas değiştirir hainler.

şiir mi bir ayrılıktır ölümü
çok şeyler saklıdır ötelerden
duygusuz suratsız
tunç heykelleri evrenin
gülümseme nedir bilmezler.

ve dondum kaldım öylece
beni  Ege' nin sularına gömmeyin
ve heykelbol şehri ülkemin
İzmir de kalmasın ellerim.

Bursa belki
şeftali kokusu
"mermer şadırvanda
şakırdayan su"
zamanı var her şeyin
ölmekte acele etme
bekle sevdiceğim

II
ay beyazdı
gülbeyaz
gün beyazdı
gönül beyaz
gönül beyaz bir kuşa sevdalandı
barış
aklına esenin 
çerçeve çizdiği
gelişigüzel
çerçeveler imparatorluğunda
aykırı bir sevdaydı aşkımız

manzarası ay dı
güneşi ay
yıldızı ay
ay kokardı mutluluk
ay beyazdı
gül beyaz
gülümsemen beyaz
gözlerin ela
başıma belaydın sevdiğim

hasretin yaman
şimdi uçsuz bucaksız gecede
olmayan sabahlara sitemim
uyku mutluluk değil
ölümdür belki
bekleyene.
şimdi anlıyorum

dışarıda yağmur var
ve ben aptalın tekiyim
yağmur yağmayabilir
ama ben yine de
aptalın tekiyim
değişen sadece 
derinlikle delilik arası bir şey

kavgasını yapmadık ki
gecenin
gündüzlerden şikayete
hakkımız yok
belanı arama çocuk
yüreğim uslu dur.

ay beyazdı
gülbeyaz
gün beyazdı
gönül beyaz
gönül beyaz bir kuşa sevdalandı
barış
aklına esenin 
çerçeve çizdiği
gelişigüzel
çerçeveler imparatorluğunda
aykırı bir sevdaydı aşkımız

gönül 
beyaz bir kuşa sevdalandı
hadi
barışalım.

 

III
olmadık zamanlar
ay karanlık
bulutları var
düşmanların
gölge ettiler.

şiiri katlettiler
şiir adına
kan kokuyordu şiir
sevgisiz
yobazca ve kaba

umutlar
bulutlara isyan etti
rüzgar ol
sen götür gölgemi
ay dolsun yüreğime
ılık sabahlarında
evlerimizin

emek kutsal 
ekmek de öyle
neyin kavgası bu
sevda yaman kelime
sevdalım
ne zaman döneceksin

neredesin şimdi
sorsam bildiğimi
ne kazanır karanlık
ay tutsak değil diyorlar
 gel öyleyse aydınlık

olmadık bir öykü
hiç tanımadım seni
görmedim gözlerini
sustum, sustun

sen yoksun ben yokum
yok, yok olmalı şimdi
olmazlarınla sevdim
ben seni
Ay karanlık..

bu adamı adam etmeli
şiir tekdüze
şiir sıradan
olmaz 
olur

vasat günleri de var
dünyamızın
esaret kader değil
cesaret sevdiceğim

 

IV
Ay kana bulandı
kes artık
çırpındığın yeter
umut kuşu
ölmelisin
gelmeyecek beklediğin
bilmelisin

çöllerinde gökyüzünün
kaybolmak
ve serap
gel
serap da olsan
bir selam ver

sabrımı deniyorum
sabır 
boyun eğmek değil 
direnmektir yokluğuna
sensizliğe
alışmak hiç değil

nasıl bir kavga bu
mektupları yakılmış
doğmamış bir aşkın
kaygıları oldu korkumuz
çok acımasızsın yeryüzü

bak unut istersen
doğmadığımı söyler
kimliğim
annem bile unutmuş
ben kimim
ve öleceğimi bilirim
o kadar zor değil mutluluk
bilirim
sende öleceksin
gülümse

aykırıdır fikrim
aykırıdır zikrim
en iyisi unut beni
unutabilmelisin
unutabilmeliyim

şiire darılmak olmaz
dizeler
yolunu kendi bulur
yorumluyorum
öyleyse
uyumuyorum
uyuyamıyorum.

hadi gel bak ne haldeyim
sınır ötesinde bir gemi
deniz bitti
su bitti 
ömür bitebilir

dayan yüreğim
gece ay aydınlık
olacak
aydan sonrası
mevla kerim
sabaha az var

tükenmemeliyim...

 

V
direnemedim
kalemimi kırdılar
ellerim yetim şimdi
ellerim neredesiniz
ya ellerin kimin şimdi

sen kimin ellerindesin
ellerin kimin şimdi
dolunay, med cezir
uslu dur yüreğim
zamanı değil

kavga zamanı mı
bir dal bir orman 
kaçıncı fidan
bu yıkılan
yıkılan biziz
farkında değiliz.

yıldırımı ellerinle tut
yangını yüreğinde büyüt
zehri bir yudumda iç
sevda fedakarlık ister
bedava değil ölüm
gülümse gülüm

kitap olacak bu sevda
ve okunmayacak asla
dokunmayacak
ellerim ellerine
uzaksın uzak kal
sevdiceğim
boşuna bu kavga

hadi git
ay bulutta
geç vakitleri var
ömrümüzün
en geci belki
ilk günümüz

üzgünüz.
yokluğunda
ağlayacağımı
bilmelisin
elinden
oyuncağı alınmış
bir çocuk gibi
hıçkıra, hıçkıra

git ve unut
umutsuzluk
mutsuzluk
hoş değil ama
olmasaydın keşke
görmeseydim mi desem

bize göre değil bu sevda
elveda...

 

VI
hayat 
her zaman düz giden
doğru bir çizgi değildir
ve bir damla suyun kıymetini
çölde susuz kalan bilir

hiç tanıma beni
ben zencisiyim
bu denizlerin
kurban olurum 
dağlarınızda
yarınlarımız için

edensiz sorularım var
cevapları bende gizli
ve sensiz
bu bulmaca çözülmeyecek
hadi gel 
soldan sağa sen...

 
yanmak nasıl bir şey
ben bilirim
kafdağı' nın ardında 
ne bekleyebilirim
gözlerin onu söylesin

kaç günlük şu ömrümüz
oysa kaç yıl yaşadık 
saydın mı
saymayalım..

ellerin ateş
yüreğim ateş.
nabzımı tut
alnıma dokun
yanımdaysan
ölebilirim.

ay güzeldir
sen güzel
sen şiirsin
ve bu öykü
hiç bitmesin...

 

VII
Soğanları ince doğra
yüreğimi bütün, bütün
kısık ateşte pişir
yanabilirim.

havadan sudan konuşalım
yağmurdan bulutlardan
mutluluktan belki
belki  uslu çocuk olmaktan

aynalar yalancı değil
yüzümde hep sen varsın
seni görmek 
ne güzel, gözlerimde
erişmek zor olsa da
hayal denizlerinde. 
 saçlarımı okşa
dizlerindeysem
yüzüme bak 
ve gülümse
sakın unutma beni
unutma ve önemse

kulağımı çek
sokağa bırakma
yaramazlık yapsam da
öcüler yemesin beni
emi

ve sevdiceğim
bir gün
öleceğim...

benimle ol
yanımda 
ve yakınımda

 

VIII
idam mahkumuyum
kendi verilmiş
kararlarımla
ipim boynumda.

ipimi sen çek
ateşimi sen yak
suyumu sen dök
cesedimi sen yıka
sen sar
kefenimi...

her ağaçtan bir dal
her çiçekten bir bal 
demedim
ürktüm hep 
dalgalı denizlerden 
 med-cezir manzaraları
Ay, ayaklar altında
yere düşen gölgemiz 
değil bedenimiz

keşke
karaya otursaydık
sorunlarla yaşamak
ve ölmek sorularla
öyle zor ki.

iki bodrum var 
yüreğimde
birinde hasretin
diğeri kömür karası
yeraltı suçları
cinayet şebekesi
su boruları
 hasret limanında
kayıp mahsur ve
yolcusuz kalmış
bir gemiyim
alnını uzat...
pusulam olmalısın

dudakların 
püfür, püfür
üfür
rüzgar alsın
yelkenlerim
yüzmeliyim
yüzmeliyim.

iki gecedir ömür
iki kelimedir hayat
söylendikçe bıkılmayan
bir sevdadır delice
Ay, aydınlık

inkar etmiyorum
etsem de biliyorsun

.
seviyorum...

 

IX
gökyüzü benimsin
kırmızı güller
kiraz, şeftali
kan kırmızılar
pembe kalanlar
benimsiniz.

unutulan keşifler
geriye dönüş
irtica 
on sekiz yaşı
yeniden yaşamalıyız
kırk 'a varmadan
bir kez daha

bir bebek ağlaması
bülbül sesi
kucağına yasla
ninni söyle
uyumayacağımı 
bile, bile.
 olamadık seninle
el ele bile
adımı bilir gezegen
biz
gezmeliyiz

kolumu kır
ama kanadımı asla
yüz ver, yüz elli ver
paylaşırız
mutluluk verdikçe
hayat güzel

tatil yapmaz
katiller
ölümü öldürelim
gel. cinayet
ilk kez böyle güzel

beklemek 
yalnızlık
gurbet
memleket

hadi git.
ben gittim bile
farkında mısın

 

X
şiir
böylece yetim kaldı
önce sevmekten
vazgeçtik
sonra
direnemedik
kavgalarda.

ardından
okumayı unuttuk
sevdaları, aşkı
başkaları için
üzülebilmenin
güzelliğini
 kibritçi kızı
okumadı çocuklarımız
Polyanna ile
mutluluk oyunu
oynamadılar
ve onların 
hiç olmadı
Kemalettin Tuğcu' ları

hiç seksek oynamadılar
çamurdan ebem sol, sol
ekmekleri yapmadılar
kum fırınlarda
yüreklerini katıp
pişirmediler sevgiyi

hiç üzülmedi onlar
sevmedikleri için
ve ağlamadılar
sevdikleri adına
bile bir kez olsun.
 Ne Ay ı sevdiler
ne yıldızları
yakmadı bile
yüreklerini
sevecen
çingene kızları

sonra sevgisiz
sonra duyarsız
sonra umarsız
bir dünya
kumar oynadık
hayatla
ve kaybettik.

şiir 
böylece yetim kaldı
çünkü biz önce
sevmekten vazgeçtik
karşılıksız
ve olabildiğince
sevmekten.

vazgeçme
sevmeliyiz...

 

XI
vakit yok mutluluğa
anlık yaşa
günü kurtar
bu ben değilim

yuvarlanmak belki
ama yaşamak değil
kafdağı
deli dumrul
realite
mutluluk
bu  o değil

hamamböcekleri
ekmek kırıntıları
rutubetten nem kap
akrep dolu
zihinler
kaç yelkovan
kaçtı gitti
önümüzden
 yıldızları seyret
sırtüstü
ve mutlu ol
orda bir yıldız
gülümsüyor bak
mutluluk paritesi
dolar yüreklere
samanyolu...

ışığının peşi sıra
Ay da hayat var mı
Ay sevmeyi bilir mi
yada sen bilir misin
onu söyle bir
hayat olabilir.

eğil, boyun eğ
ayaklarının arasından
seyret dolunayı
ve insanlar
tersten bakınca
küçücükler
küçümse ve gülümse
 yılan besle
akrep ve çıyan
derdim derdinle dost
gezmeye çıktılar
sabaha karşı

paylaşacak 
çok şeyi var insanların
ev kirası
elektrik su parası
yazlık taksidi
bir sevgiye vakit kalmadı
ayrı düştü
ayrılamayanlar

dua ediyoruz
duyarsan 
sende katıl
dua etmek iyidir
iyi olan sensin
tüm iyiler için
eller havada
 yürek yanığının
yok ki merhemi
sabır zor bir çare
biz biçare

ver Allah'ım ver
yağ, yağ yağmur
Tarlada çamur.

çocuk şarkıları
küskün çiçeğim benim
küsme geleceğim...